Ocean Rush…
İlk gördüğümde “hmm, deniz temalıysa kesin baloncuk efekti falan vardır” dedim.
Ama sonra girdim içeri, olay başka.
Makaralar dönüyor, semboller balık gibi yüzüyor,
ve her biri “beni yakalarsan zenginsin” diye bakıyor sana.
Oyunun havası neşeli.
Renkler canlı, tasarım temiz.
Sanki ekran değil de akvaryum.
Ama bu akvaryumda balık değil, para yüzüyor dostum!
Ve tabii ki bu okyanus macerasını yaşamak için neresi var?
Slotter be!
Aç, oyna, dön, kazan.
Kum yok ama sahil keyfi var.
Sembol çok, çarpan bol, keyif sınırsız
Oyunda ne ararsan var.
Yengeç, deniz yıldızı, inci, balık…
Ama asıl olay şu:
Wild sembol düşerse? Ekran coşar.
Scatter geldi mi? Çılgın dönüşler başlar.
Hele o bonus ekranı yok mu…
Resmen denizaltı keşfi gibi.
Arka fonda sakin müzik çalıyor ama senin içinden “hadi bi’ 5x daha” diye sesler yükseliyor.
Yani oyun seni hem rahatlatıyor hem gaza getiriyor.
Kazandıkça “denizler benim!” diyorsun.
Kaybedince bile, “ya şunların hareketi çok tatlı be” diyip geçiyorsun.
Slotter da sağ olsun, bu eğlenceyi akıcı şekilde sunuyor.
Takılma yok, yüklenme yok, sadece dırrrt diye dönen makaralar var.
Her dönüş, derinlerden gelen bi’ umut gibi
Ocean Rush’ın temposu güzel.
Ne yavaş, ne hızlı.
Ne çok ciddiyetli, ne de fazla çocukça.
Tam kıvamında.
Grafikler göz yormuyor,
ama yine de sana “daha fazlasını iste” dedirtiyor.
Her dönüşte bir beklenti var.
Ve beklenti çoğu zaman karşılıksız kalmıyor.
Kazanç geldiğinde ekran ışıl ışıl oluyor.
Sanki denizin dibinde altın sandığı bulmuşsun gibi.
Ve işin komiği:
Sen sadece spin tuşuna bastın.
Slotter sayesinde bu macera daha da keyifli hale geliyor.
İnternetin kasmasına sinirlenmeden, mis gibi oynuyorsun.
Tamam da şimdi açık konuşalım… Elimizde “Flaming Hot” diye bir slot var. İsme bak, alev…
Slot dünyasında “abartılı efektli” oyunlara karşın aklım hâlâ klasik meyve slotlarında. 5 Dazzling Hot da…
Bazen diyorum ki, bu meyve slotları da ne tatlı şeyler... Ama "100 Super Hot" bambaşka.…
Bazı şeyler vardır, insan bakınca bir enerji alır ya hani... Zodiac Wheel tam öyle bir…
Halloween, tamam tamam, itiraf edeyim. İlk gördüğümde dedim ki, "Bu ne yahu? Cadı mı, balkabağı…
The Dog House, abi ne yalan söyleyeyim, köpekli oyun dedin mi bi durup düşünürüm. Ama…